Davutoğlu, Meclis Başkanı Kurtulmuş ile görüştü: “Eğer amaç bireysel başvuru hakkını kaldırmaksa, vatandaşın sahip olduğu en büyük hakkı da ortadan kaldırmış oluruz…
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki süreç ve “Filistin” sorununa ilişkin TBMM Lideri Numan Kurtulmuş’u ziyaret etti. Toplantının ardından Davutoğlu, “Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki uyuşmazlığa dayalı bireysel başvuru hakkının kaldırılması amaçlanıyorsa bu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının 2005 yılında elde ettiği en büyük hakkın da ortadan kaldırılması anlamına gelir” dedi. Demokratik dönem… Amaç bireysel başvuru hakkının kaldırılması, ardından Avrupa Birliği’nde bireysel başvuru hakkının kaldırılması ise.” “Eğer Türkiye, İnsan Hakları Mahkemesi kararının süreçlerini bloke edip Avrupa Konseyi’nden kopup kendi kendine egemen bir iç hukuk sistemi yaratırsa, bu iç hukuk sistemi ulusal olmayacak, bir grubun çıkarına hareket edecektir.” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bugün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a yaptığı ziyaretin ardından açıklamalarda bulundu. Davutoğlu’na Gelecek-Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, Grup Başkanvekili İsa Messi Şahin ve Bülent Kaya eşlik etti.
Davutoğlu, Kurtulmuş ile yaklaşık 1 saat süren görüşmesinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Davutoğlu, “TBMM Başkanı ile 1970’li yıllara dayanan bir kanunumuz var. Dolayısıyla aramızdaki kanunu sadece konjonktürel siyasetle sınırlandırmıyorum. Müktesebatın prestijiyle birlikte, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı görevi süresince Türkiye’de demokratik değerleri esas alan bir yönetim ortaya koyacaktır. Onun için bir yasama dönemi başında süreç iyi olsun.” söz konusu.
“Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki süreci” ve “Filistin” konusunu görüştüklerini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Biz Saadet-Gelecek Kümesi olarak daha ilk sayımızda Sayın Karamollaoğlu ile görüşlerimizi paylaşmıştık. Bir kez daha paylaşmak üzere bunu Meclis Başkanımıza da ilettim. Türkiye zaman zaman yol ayrımına geldi. Bugün Türkiye’nin demokratik hukuk yapısı ve mevcut Anayasa’yı kabul ederiz veya etmeyebiliriz, eleştirebiliriz veya eleştirmeyebiliriz, o ayrı bir konu ama Anayasa’ya uymak herkesin görevidir. Ortaya çıkabilecek her türlü çekince Yüksek yargının Anayasa çerçevesinde çözülmesi gerekiyor ama bireysel başvuru hakkının kısıtlandığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giden yolun tıkandığı Türkiye’nin özellikle yürütmede hiçbir zaman sorunu olmayacak. Yargıya bazı unsurların hakim olduğu, dava açan mağdurların, hakimler karar alırken hakim karşısına çıkmadan önce bazı avukatlarla iletişime geçmek zorunda kaldıkları benzer bir hukuki durumla karşı karşıyayız, bunlar Türkiye açısından ciddi olarak ele alınması gereken konular.
“TBMM’NİN YETKİSİ BEŞTEPE’DEKİ BAZI DANIŞMANLARIN YÖNLENDİRMESİYLE TEFESE EDİLDİ”
Bu Anayasa Mahkemesi’nin ya da Can Atalay’ın meselesi değil. Milli iradeyle seçilmiş bir milletvekili olan Can Atalay’ın yeri Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir ancak güncel tartışma demokratik bir hukuk devletinin varlığı veya yokluğu sorunudur. Türkiye’nin 75 yıllık demokrasi mücadelesinin kazanımlarını hiç kimse geri almaya çalışmamalı, çalışmamalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetki ve hakkı dahilinde olan konularda Beştepe’deki bazı danışmanların yönlendirmesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkisinin adeta gasp edilmesi gibi bir durum ortaya çıkmamalıdır. Görüşlerimi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına ilettim. Gelecek-Mutluluk Kümesi olarak Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda atılacak her adımı destekleyeceğimizi, ancak antidemokratik bir sürece girilirse karşı çıkacağımızı da belirttim. Karşılıklı saygı çerçevesinde istişarede bulunuldu.
“ÖNCEKİ ÖRNEKLERDEN FARKLI BİR TUTUM SERGİLENİYOR”
Filistin meselesine gerekli önemin verilmediğini belirten Davutoğlu, Meclis Başkanı Kurtulmuş’un Can Atalay’ın durumuyla ilgili tutumunun ne olduğu sorusuna ise şöyle konuştu: “TBMM Başkanlığı’nın şu ana kadarki tutumu doğrudur. Aslında daha önce de örnekler var Enis Berberoğlu, Ömer Faruk Gergerlioğlu “Örnekler var. Önceki örneklerden farklı bir tutum sergileniyor. Bu konuyla ilgili görüşlerimi belirttim ama Sayın Meclis Başkanı da muhtemelen kendi görüşlerini ifade edecektir. Bunu söylemem doğru olmaz” dedi.
BAHÇELİ’NİN SÖZLERİNE İLİŞKİN “İNSANLARI SUÇLAMAK DOĞRU DEĞİL”
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması” yönündeki sözlerine ilişkin Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Anayasa Mahkemesi kararları eleştirilebilir. Bazen bizim yaklaşımımıza uygun olmayabilir ama Anayasamızın 153. maddesi varken, ‘Anayasa Mahkemesi kararları kesindir’ kuralında bu husus düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne suç duyurusunda bulunmak Türkiye’nin hukuku katletmesi anlamına gelir.” Yüksek yargının birbiriyle hukuki ihtilaf içerisine girmesini doğru bulmuyorum. Bu bir devlet krizidir. Sayın Bahçeli şunu unutmamalı ki Anayasa Mahkemesi FETÖ ve PKK ile ilişkilendirilecekse ki ben öyle düşünmüyorum. Bu mahkemenin üyelerinin ezici çoğunluğu 10 kişiden oluşuyor. Bunların Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, geri kalan beşinin ise Sayın Abdullah Gül ve dolayısıyla bugünkü Cumhur İttifakı’nın AK Parti Genel Başkanı tarafından atandığını unutmamak gerekir. Elimizde delil yokken bireyleri suçlayıp itham etmek doğru değildir. Daha sonra karşı suçlamalar gelecektir. Yüksek Mahkeme adına. Başka şeyler söylenir ve kaos ortaya çıkar.
“AMAÇ BİREYSEL BAŞVURU HAKKININ KALDIRILMASI İSE…”
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanan bireysel başvuru hakkının kaldırılması amaçlanıyorsa bu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının demokratik dönemde elde ettiği en büyük hakkın da ortadan kaldırılması anlamına gelecektir. Bireysel başvuru hakkı insan haklarının Anayasal unsurudur. “Eğer burada amaç kişisel başvuru hakkını ortadan kaldırmak, sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin karar süreçlerini bloke etmek, Türkiye’yi Avrupa Konseyi’nden ayırarak kendi kendine egemen bir iç hukuk sistemi oluşturmaksa, bu iç hukuk sistemi Sistem ulusal olmayacak, bir grubun çıkarına göre hareket edecek.”
“ANAYASA’NIN AÇIK HÜKÜMLERİNE UYMAYAN YENİ BİR ANAYASA” e “A’YA NASIL UYACAK?”
Anayasa değişikliğine ilişkin Davutoğlu, “Mevcut Anayasa’nın açık kararlarına uyulmadığı bir dönemde anayasa değişikliği teklifinde bulunmak pek samimi bir tutum değil. Ancak gerçekten sivil bir anayasa isteniyorsa o zaman otorite de devreye girer.” Çoğulcu demokratik bir anayasanın üretilmesinde mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin payı vardır. Açık söyleyeyim.” “Biz Eylül Anayasasına karşı çıktık, hep birlikte kabul etmek ayrı bir konu ama mevcut Anayasanın açık kararlarına uymayanların yeni anayasaya uymasının garantisini kim verecek” dedi.